Efendim sesiniz somutlaşsa da tapınıp eteğine yüzümü sürsem‏

Efendim bir defa beni öyle sarsa sarsa azarladı ki, utansam mı, nefes mi alsam, af mı dilesem bilemeden kalakaldım öylece.

Sesli harfler düzgünce patlıyor ve sessiz harflerin belirsiz çarpışı beni tir tir titretiyordu. Sinmiş halde onu dinliyor bir yandan da iyi ki o an yanında bir yerlerde bu azarı yemiyorum diye düşünüyordum.

Ses gerçekten insan üzerinde bazen çok güzel, bazende tahrip edici etkiler bırakıyor.
O şiddetli ve haklı sesi , benim tek büyük korkum olan falakanın bile önüne geçmişti. İçimden bir yerden düşüyordum.Boşluk vardı sadece, korkmak nasıl desem korku bile kifayetsiz kalır o sesin yaşattığı duygu karşısında.
Bu ses tonu nasıl çıktı Efendim den diye düşünemiyordum.Bu ses tonunu bende kullanıyor olması beni eziyor, köle olmak ve olmamak arasında gidip gelen ruhumu iyice köreltiyordu.
Hak ediyor muydum değil neden hak ediyordum soruları kemiriyordu beynimi…
Azap çekiyordum. Susmuyordu Efendim. Kaçacak sığınacak bir yerim yoktu üstelik. Sakinleşince Efendim, ben boşluklar içinde düşerken birden yumuşacık bir yere düşmüştüm. Şefkat gibi bir durum değildi. O sesin üzerimden ani çekilmesi beni huzurla seviştirdi bir an.
Zaten teslim olmam bu şekilde başladı. Kimsenin daha önce gem vuramadığı ruhumu uslu bir kısrağa dönüştürmüştü Efendim.

Ben o acıdan sonra sustum hep.. Dinlemeyi yeğledim.
Bazen hatalarım sonucu cezamı çekerken Efendim farklı bir şekilde konuşur benimle. O derece eğlenir ki sesi o derece şendir ki ben o an acı falan unutmuş olurum. O mandallar Efendimin sesini yalıtacak kadar güçlü olamıyorlar. Olmasınlar da zaten.
İnsan zihni sese karşı yoğun duyarlı oluyor.
Ben her şeye rağmen çelişsem bile o ses asla çelişmiyor…
Kararlı, kırıcı ve ezici bir şekilde hakim oluyor zihnime. Kör bir örümcek kadar çaresizce ağlara takılıyorum.

Ham maddesini çok çok iyi bildiğim ağlara… Bu çok acı verir gerçekten.. Ve bu acı o derece katıksız ki, ama bir aksine o kadar estetik ki,
değil Türkçe de başka bir dilde bile yok anlatım tabiri.
Binbir gece masalları kitabın da ilerleyen gecelerde bir masal anlatmıştı Şehrazat..
Aynı orada yazdığı gibi ‘gözün ki de marifettir ama kulak sever gözden önce’.
Bazen beni dinlemek için susuyorsunuz ya…

Yalvarırım susmayın Efendim.

Saygılarımla..

2 Responses

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir