Ben Efendim’e en başta bir söz verdim asla ama asla yalan söylemeyecektim kendisine.. Bu sözümü hep tutuyorum.
İşte olduğu gibi yazmamın tek sebebide verdiğim bu söz nedeniyledir. Sizlerle paylaşmaktan ise utanmıyorum. Çünkü Nar Ezgim kişisi asla yalan söylemeden ve abartmadan yazacak yazılarını.
Başkalarının BDSM anlayışı rahat etsin diye ben size sadece acılarımı ve köle oluşumun bana hissettirdiklerini üstü kapalı ve herbiri birbirine benzeyen bir şekilde anlatmayacağım.
Bir köle cezayı nasıl hakeder ve kendini temize çıkartırken kafasında binlerce neden ve sonuçlar gezinirken, Efendisinin aslında o cezayla köleye ne anlatmak istediğini ve benim ne kadarını algılayabildiğimi anlatacağım.
Tabi ki kadınsı içgüdülerim bu güce karşı arsızca amını ıslatacak.. Kimseden bunu anlamasını bekleyemem ve hak vermesini de.
Bazı tabirlerim ve cümlelerimin fazla içerik bakımından cinsellik çağrıştırması eminim ki çoğunluk bir kısmı rahatsız edebilecek cinsten.
Tüm yazdıklarım o an ne hissettiğim ve bedenimin buna verdiği tepkilerden ibarettir. Biliyorum ki Efendim planlamadığı bir acıyı bana vermiyor. Cezalarımın ve ödevlerimin hepsi benim gelişimim içindir.
Yıllarca BDSM i pornografiden uzak tutup içine seks olmaz aşk olmaz diye kısıtlayıcı maddeler ekledik. Bizlere sapık damgası vuran zihniyetler içindi bu savaşımız.BDSM i sadece bilenler yaşasın diye bunu sürdürdük. Tüm bunlara rağmen ben kendimi olmazlarla sınırlamadım.
Eğer sınırlayacak olsaydım kendimi normal hayatım ve BDSM hayatım diye 2ye ayırmak zorunda kalacaktım. Bu ayrım haliyle beni normal ve anormal olarak kendi içinde bölecekti..
Ben bukadar karmaşık bir sisteme alet olamadım.
BDSM i en güzel anlatanları bile sadece okudum ilgiyle.. Asla onların fikirlerini giyinmedim.
Sadece güçler için değil BDSM, onlara yön veren ve yön bulup taşarak akan insanlar için.(Efendim şimdi şimdi anlıyorum bana neden ‘su ol’ dediğinizi)
Sevişmekte var hayatta salya sümük ağlamakta. Benim hayatım BDSM olduğuna göre BDSM de cinsellik yoktur, aşk yoktur, v.b.. yokturlar komedisini kabul etmiyorum.
Hayatım yokluk içerisin de geçecekse yaşamanın ne anlamı var ki. Çokluk varken ben neden kendimi sınırlayayım. Bu kadar geniş bir bahçeden neden yararlanmayayım da kendimi bir manastıra kapatayım?. Ben sevişebilen bir anatomiye sahibim. Acının ruhuma verdiği yapıcı, bir okadar yıkıcı etkileri var.. Hepsi benim yapı taşım. Herşey benim ruhumu besler. Neden aç kalayım ki?
Efendim’e aşık olabilirim yeri gelir küser için için kızabilirim de. Hisler herbirimiz içindir. Hisler yön verir bizlere. Onları kullanmadan ilerlemek sadece ilerlediğimizi sanmamızdır. Hissetmeden vurulan bir kamçı varmıdır acaba?? Ki ben yemem öyle bir kamçıyı.
Köle olmak tamamiyle teslim olmakla beraber Efendinle yükselebilmekdir öte yandan.. Efendim biliyorum ki beni sadece köle sıfatımdan dolayı kabul etmedi. Efendim benim ruhumu gördü.
Ve ben ilk defa kendimi çok sevmiştim Efendim beni huzuruna aldığında.
Ben Efendim’in hem küçük köpeği hem istekli orospusu hem kölesi hem kuluyum. Bundan dolayı gurur duyuyorum.
Herşeyi en derininde yaşayacağım. En sonuna kadar hemde.
SAYGILAR.
2 Responses
Açık ve yürekli paylaşıyorsun. Bu yazın özellikle hoşuma gitti çünkü bu sefer bir yöntemi, eğitimi veya cezanı değil de sadece ve sadece içinde ki duygularını paylaşıyorsun. Aferin güzel kölem.
Teşekkür ederim Efendim. Yorumunuz kölenizi çok sevindirdi.