Yerimi sorguladım hep. Köle olmaya karar vermek kolay birşey değildir. Özgürlük sandığımız acıyı bırakmak üstelik. Hayat hep garip bir oyun oynar size. BDSM i 2. bir hayat olarak görmediğim için, bu genel kapsamlı hayatım da hep mevcuttur. Adalet ancak siz adil olamadığınız zaman sizi bulur yargılamak için. Ötesi yoktur.
Bu kadar da basit bazı şeyler. Matematiksel olgulara güvenip iş yapmaya kalkışan bizleriz. Yaşamsal yükleri brüt ve net ağırlık olarak algılayan da. Bir şeye dahil olmak zordur peki ya ait olmak? Köle bile olsa bir sorumluluktur ki bu kaçınılmazdır. Ben güç denilen olguya oldum olası obsesif yaklaşırım. Herkes güçten nasibini almıştır hayatta. Ama bazılarımız fazlaca sırtlanmaya kalkar omzuna bindirilmemişken bile bazı gerçekler. Yorgunuz işte istiflenmişiz her birimiz. Ben yorgun sayılmam pek ama tembelce duruyordum öylece. Acı, gerçeklik gözlüğünü takar gözümüze. Dirilmek gerekiyor bazen, ki bu bazenler hep öldüğümüzle bırakır bizi yüzükoyun perişan.
Sonra insan nihilist oluverir. Çok büyük bir heybeti de olsa, somutken soyutlanır çekiliveririz kabuğumuza. Kabuk lanet bedendir.. Lanet kafatası!
Birinin orayı sikip sulaması gerekir. Ancak böyle sıyrılabiliriz.
Sen bunu okuyan. Asla beni anlamayacaksın belki.. Bunu bekleyerek aptal sıfatı giymem ben zaten üzerime. Peki ya bu duygular. Ben mecbur değildim hiç bir yükü sırtlamaya. Ama tercihte etmedim. Ki kader de zaten böyle durumlar da bizimle işbirliği yapan bir olgudur. Biz tercih etmeyiz o kendiliğinden geliverir.. Aman ne de sevimli..
Sonra biri çıkıp gelir (ha bu bazen sizin çağırdığınız ve ya sizin ayağına gittiğiniz biri olur).
Bu kişi elinde tüm uygarlığı ve ütopik hayallerinizi taşır.
Avucundadır tüm herşeyiniz. Bunu zorla almaz komik tarafı sizde aman alın lütfen diye ısrar etmezsiniz. Bu oluverir..
Herşey olmak, oluşmak içindir zaten. Şanslısınızdır bu insanla solunum gerçekleştiriyorsanız. Kiminiz eş der dost der arkadaş der.. Ben Efendim derim o ayrı. Sarılmalar öpüşmeler bir yana dursun aciz ve medeniyet dışı yüzünüze bakar, bakar ve bakar.
Yeni aldığınız ve sizi 4 beden şişman gösteren bluza ayy çok yakışmış diyen sahte zihniyet kadar kör değildir o kişi.
Gözünüzü çıkartır temizler sokar bazen yuvasına.
Can acısı denilen şey sadece görselden ibarettir. Kan tutması gibidir bazı şeyler. Çok fazla alyuvar takıntınız varsa tutar sizi. Akarken zararsızdır oysa.
Biz insanlar yaratıyoruz, üretiyoruz geliştiriyor ve ya gelişiyoruz.
Alt benliğimiz bir şeye aş eriyor. Onu gebe bir kadın gibi düşünün. Hep gelecekteki size hamile ve hep aşeren bir kadın.
Ben acıya aş eriyorum. Beni uzaklaştıracak acıya. Besleyecek memesinden emzirecek bir acı bu. Buna uygulamalı isimler takmak yanlış olur. Kanamak değil amacım. Uslanmak.
Bir de ben çok düşünen bir varlığım. Akıllı ya da zeki olmaktan değil bu dipsiz düşünceler. Hep bir yanım belirsizdir benim.
Di.. BelirsizDi..
Geçti gibi şimdi çok eski gibi.
Bir yandan da çıkıp gelecek sarımsarım sarmalayacak kadar geçmedi..
Bir şeyden eminsem o da Efendim’in beni koruduğudur. Omuzlarımdaki yükleri hassasça indirdi ve merhem sürdü yaralarıma. Ben uluyan bir köpektim. Ben zaten acıyı bilendim. Efendim salt acıyı veren değil ki.
Bunları ceza çekerken anlaması mümkün değil. Kendine kızınca insan, herkes kötü olur siyah giyinir. Ben kendimi affettim. Beni bu erdeme nail eden Yüce Efendimdir. O beni affetti. Beni masumiyete inandırdı. Acıyla ağlayabiliyordum hala. Ben daha ölmediğimi kanıtladım kendime. Ki ölmeler benim soyadım gibi yakışır bana..
Herkes kadar varım diyebiliyorum. Herkes kadar iyi ve ya kötüyüm. Var olmak güzel Efendim. Ben yıllarca yokmuşum gibi yaşadım anılar biriktirdim hatta Acılar biriktirdim.
Sanki ödünç acılarımı Efendime iade eder gibiyim.
Efendim hiç mi yorulmuyorsunuz bunca acıyı teslim alırken.
Teşekkürler Efendim..
3 yanıt
Her insan hak ettiğini yaşıyor. Sende beni hak ediyorsun bende seni. Kalp büyük ve güzel oldukça tüm karanlıklar ışığa oluşur…daima. Ama karanlık yok olmaz çünkü bizi besler. Işığı besler.
Efendim ,
Gölgenizi üzerimden çekmemenizi dilerim.. Saygılarımla
merhaba .. ben yazılarınızı yeni okumaya başladım . diliniz sağlam guzel ifade etmişssiniz kendinizi ama merak ettiğim bir konu var . siz bu duyguları köle olarak yaşarken efendiniz size acı verdiğinde onun duyguları ve yaşadıkları neler ? efendi rolünü üstlenmesindeki anlam onu efendi yapan iç sesleri sizinkinin tam tersi mi ? o zaman ortada bir çelişki yok mu sizce de .. hayat aynı hayat bence sadece bakış açıları değişik efendi ve kölenin . haddimi aştıysam kusura bakmayın sadece fikrinizi öğrenmek istedim . saygılar ( not : tanrıyı sorgulayan biri olarak efendiyi tanrı kolelerini yarattığı herşey gibi gorursek tanrının hissettikleri neler olabilir ? efendi gözünden belki buna da bir yaklaşım yapılabilir . )