Amansız bir ruh haliyle açtım gözümü. Nankör saat iyice ayrılık vaktine yaklaşmıştı. Efendimin aracı 6 da benim ki ise 9 da kalkacaktı. Otogar vakti..
Evde son kalan işleri hallettik. Sık sık aptal bakışlarla Efendime kitliyordum gözlerimi. Efendim çok sakindi.
Ben ise ayrılacağız diye üzgün ve bitmiş bir halde. İyice ağırdan alıyordum kendimi. Bitsin istemiyordum. Kapıya düşman kesildim.. Ama çıktık.
Plakaları inceleye inceleye yürüdüm sokaklarda.
Efendim en yakın zaman da tekrar beraber olacağımızı söylüyordu. O konuştukça kaygılarım yok oluyordu ama insan ayrılmak istemiyor.
Düşünün yıllar sonra delicesine farkındalıklar yaşıyorsunuz. Ve şimdi bir müddet uzaklaşmak zorunda kalıyorsunuz. İnsan lanet edecek oluyor ama Efendim haklı. Sebat gösterme erdemini yakalamaya çalışıyordum.
Seni garajın ortasın da falakaya yatırsam ne olur?
Gülümsüyordu. Belki de benim burukluğumu anladığı için böyle diyordu Efendim.
Aslında çok güzel bir fikirdi. İçlerinde ki dürtülere beton dökmüş insanlar aslında hep hayalini kendilerinden bile sakınarak kurduğu bu şeyi görse.. Ne değişik tepkiler görürdük 🙂 düşünmesi bile bana sinsi bir keyif verdi.
Aracın kalkmasına 45 dakika kalmıştı. Efendimle neskafe içiyorduk. Ayrılık vaktinde ağlarım diye düşünüyordum ama metanetimi korudum. Bu da eğitimimin bir parçasıydı. Ve Efendim bana 4 4 lük bir köle olmadığımı da söylemişti bir konuşma sırasında. Bu görüşüne rağmen beni ötelememişti hiç. Kendimi gözden geçirme fırsatım olacak ayrı kalacağımız dönemde. Otobüsün şöförüne aşırı kinlendim ama veda vaktini getiren sanki oymuş gibi. Hoş zaten o olsa öldürürdüm oracıkta. Ama bizi kısa süre de olsa ayıracak olan sürekli akmakta olan hayattı. Buna isyan edemezdim.
Güzel gözlü Efendim 🙁
Bindi otobüse. Onun kalktığı sandalyeye ben oturdum. Hala sıcaktı. Otobüste oturduğu koltuğa pür dikkat bakıyordum. Gülümsüyordum. Ama içim buruktu epeyce.
O da bana bakıyordu. Ve mesaj geldi 🙂
Tabanların kaşınıyormu?
Kaşınıyor Efendim 🙁
Otobüs hareketlendi. Ayağa kalktım, tabanlarım hala karıncalanıyordu. Yolun kör noktasında kaybolana dek otobüs bakakaldım boş gözlerle. Ağlamadım hiç. Kendi otobüsümün hareket edeceği peronda bir banka ilişip tüm güzel şeyleri düşünmeye başladım. Efendimin bana ilk sarıldığı yerin tam karşısına oturdum. Saatim gelene kadar olan biteni düşündüm. Üstelik bir görevim daha yolda yanıma oturan bayanla falaka konusunu ne olursa olsun açmaktı. Bu biraz beni aşacak bir durum gibi hissetsemde kadın sağır dahi olsa bir şekilde falakayla ilgili konuşacaktım. Kafama koydum bunu..
Ve Efendimle ilk defa dinlediğim beni çok etkilemiş olan o parçayı indirdim telefonuma. Kulaklığımı taktım ve defalarca ardı ardına dinledim. Birsen Tezer- Seher vakti..
2 yanıt
merhaba öncelikle hikayelerinizi büyük bir beğeniyle takip ediyorum gerçekten sahibine bağlı olmak itaat vb gibi birçok unsuru bir arada barındıran ender köle bayanlardan olduğunuz için öncelikle teşekkür ediyorum umarım uzun süre yazılarınızı burada yazmaya devam edersiniz…eğer bir mahsuru yoksa sizin ve sahibiniz için sizi facebooktan ekleyip saygı ve sınırlar çerçevesinde konuşmak isterim bende sizin gibi bir köleyim…
çok güzel bir yazı daha 🙂