Uykulu gözlerimi araladım. Efendim giyinmiş ve bir yere gitme durumun da olduğu aşikar haldeydi. Kendisine katılmak istediğimi söyledim. Evde bir çok iş vardı fakat hava o kadar güzeldi ki dışarı çıkmak istiyordum. Gideceğimiz alışveriş merkezi uzak olduğu için bir belediye otobüsüne bindik..
Ayakkabılarını ve çorabını çıkart. Ardından benim görebileceğim şekilde uzat ayaklarını.
Denileni derhal yaptım. Ama içim de ki o tuhaf hissiyatın tarifi mümkün değil. İnsanların ayaklarına bakıyordum. Geneli bot ve ya çizme giymiş x Şehrinin insanları..
Acaba kaç durak sonra ineriz diye düşünüp duruyordum. Işık hızında ayakkabı ve çoraplarımı giymek için..
Ben bunları düşünürken Efendim
Orospuma bak hele.. Ayaklarını sergiliyor.
Sanki herkes bizi duyuyor gibi utanıyordum Efendimin her cümlesin de . Ayaklarımı saklama müsade yoktu üstelik..
Ayakkabılarını eline al!!
Öylece ayağa kalktım ve otobüsün duracağı durağa kadar, insanların bakışları ayaklarıma kilitlenmiş halde otobüsün içinde ayakta bekledim. Otobüsten ilk inen de ben oldum.
Efendim gideceğimiz yerin 3 durak öncesin de indirmişti bizi.
Görevim ise çıplak ayak devam etmekti. Yerler de tükürük görüyordum ve kaçışıyordum. İnsanlarla göz göze gelmemek içinse yere mühürledim gözlerimi. Efendim bu yürüme paniğim içinde devamlı benimle alay ediyor keyif yapıyordu.. O keyif aldıkça utancım da silindi. Teyzenin bir tanesi öyle bir aşağılayıcı baktı ki yüzüme maximum keyif aldım. Yanım da Efendim vardı. Utanç o an üzerimden kayboldu. Emir aldıkça çamurlu sulara şap şap sesler çıkartarak basıyor ve başım dik devam ediyordum. Tabanlarımı alışveriş merkezinin ortasında bana yalatacağını söylüyordu. Kendimi ana haber bültenlerin de kafayı yemiş kadın olarak izlemek istemezdim 🙂
Ama yapardım bunu emir gelse.. Yolda yürüken durmamı söyledi Efendim.
Sağ ayağına çorabını ve ayakkabını giy!!
Sağ ayağımı giydirdikten sonra sola meyledecek oldum ki…
Sana sol ayağına giyebilirsin diye emir vermedim!!
dedi.
Şimdi sol ayak baş parmağını em!!
Efendimden güç alarak ayağımı kaldırdım ve pis parmağı ağzıma soktum.. Tükürerek çıkarttım.
Elim çorabıma gitti ama, Efendim;
Dur bakalım ben sana giyebilirsin dedim mi??! Şimdi bütün parmaklar ağıza sokulup emilecek..! Ve ardından tükürülmeyecek!!
Denileni yaptım tabi ki. Yutmak beni çok zorladı.
Alışveriş merkezinde ihtiyaçları alıp evin yolunu tuttuk.
Evde beni bekleyen bir falaka vardı. Üstelik çok yorgundum.. Yol da topuklu ayakkabı giymiş bir kadın gösterdi Efendim.
Bu kadını örnek al..
Otobüste geri dönerken Efendim
Burda da üzerini mi çıkarttırsam ne 🙂 !!
Gerçi kamera da yok içeri de..
Kucağımda poşetler Efendimin önce bacaklarına sonra da penisine dokundum.. Görenler vardı. Şaşkınlık için de bakıyorlardı yüzüme. Efendim haklı.. Ben kesinlikle bir orospuyum 🙂
Eve girince Efendimden banyo yapmak için izin istedim. Ayaklarım zeminin tozunu öyle emmişti ki çitilercesine çıkartabildim kirini. Banyo boyunca aklım da falaka vardı.. Ayağımı çizen taşların yerleri minik minik sızlıyordu. Canımın çok yanacağını hissediyordum bu sefer..
Videoyu İndir |
Köpüklerimi örgüyle bir nar figürüne çevirmiştim. Pozisyonuma geçmeden onu tuttum sıkı sıkı. Yine o geçmek bilmeyen titreme öpüyordu sırtımı. Bu falakam da sayı bile saymadım son 10 haricin de.
Zaten zırlamadan durmak mümkün değildi. Gözlerimi açmam yasaktı. Kemer ayaklarımın üzerini bile yakalıyordu bu defa. Acı beynimi kemiriyordu. Çıldırmamak için acıyı silmeye çalışıyordum. Bağlı ve savunmasızdım. Anne :'( Anne diye sayıklıyordum artık. Nefes almayı dahi unuttum. O narı yiyecek kadar fazla ısırıyordum. Yetmiyecekti. Tutunacağım hiç birşey kalmamıştı… Çıldırıyordum..
Efendim ayaklarıma dokundu o an.. O an kaybolmuş gücüm çoğalarak ayaklarıma tekrar biniyordu. O yumuşak dokunuşlarla ağlamam kesildi. Gözlerimi açmak için müsade istedim. Donmuş ve hissiz gözleriyle Efendim ağlamış, buruşmuş ve sümükler akmış yüzüme bakıyordu..
Ayaklarıma baktım sonra. Nar gibi kızarmışlardı.
Topuklu ayakkabı giymediğin için bu acılar!!
Yalvardım defalarca giyecektim Efendim. Bundan sonra hep giyecektim 🙁
Kemer inmeye devam etti. Efendim diyordum devamlı. Dayanamayacağımı söylemek istediğim her an yalnızca ağzımdan ‘teşekkür ederim Efendim‘ cümlesi çıkabiliyordu. Falaka Efendimin de hep söylediği bir benzetme gibi aslında..
Falaka hayat gibi. Her an ne vereceği belli olmuyor. Bir an geldi ki ölümcül bir haz verdi bana her inen darbe. Bir an geldi ki dokunuşu bile beni zehirledi..
Haykırdım çılgınca bir anda.
Nefret ediyorum ayaklarımdan!!!
Dayanamadığım bir andı.. Korkudan altıma işemek üzereydim. Yaptığım bana hiç yakışmayacak bir şeydi. Kafa tutmak gibi anlaşılacaktı. Ben acıyı kabullenmediği için nefret etmiştim aslın da o an ayaklarımdan. Keşke daha dirençli olsalardı da Efendime daha fazla keyif verebilseydim..
Ve yılların eskitemediği o kemer, benim tabanlarım da emekli oldu.. Kemerin o parçalanış anı hala zihnim de. Yavaşça bir parçasının veda eder gibi önce havalanıp sonra yere inişi. Ben o kemeri çok sevmiştim.. Umarım bundan sonra ki yoldaşımla da böylesine sevgi dolu anlaşabilirim.
Son 10 kemer vuruşun da ayak parmaklarımı aşağıya eğerek sayacaktım. O korkunç acının üzerimden son geçişleriydi o an için.. En acı veren kısımlarımı tekrar afişe etmiş ve sayarak devam ediyordum. Ayaklarıma kramplar giriyordu. İplerim çözüldü ve domalmış şekilde beklememi emretti Efendim. Ayaklarımın üzerine kalkmam epey zaman aldı. Belden aşağım yoktu sanki. Tabanlarım ise sünger gibi olmuşlardı.. Kendimi toparlayıp istenilen duruşu aldım.
Efendim taytımı ve tanga çamaşırımı indirip içime girmeye başladı.
Boşalmama müsade verilmemiş olması çok acı bir ayrıntı benim için. Doya doya boşalamasam da kendimi çok sıkmama rağmen 6 defa kendime hakim olamadım. Bir yandan kıçıma şaplak, bir diğer yandan da sırtıma kemer yiğiyordum. Efendim bir türlü boşalmak bilmiyor sanki beni boşaltmamakla sınıyordu. Uzun bir süre sonra Efendim boşaldı. Paytak paytak yürümemeye çalışıyordum. Numaracı köpekler gibi acınası durmamalıydım.
Mutfakta Efendim bir şeyler hazırlamaya başladığın da ben de su almak için süper markete gittim. Yürürken her adım da acım kuvvetle yükseliyordu tabanlarımdan. Aklıma devamlı Efendimin Falaka esnasın da en dayanamadığım anlarda tabanlarıma dokunuşu geliyordu. O dokunuşla acıya göğüs gerebilmiş ve hatta çıldırmadan haz almayı başarabilmiştim. Yürürken farkettiğim bir şey daha vardı. Korkunç bir ağırlık atmış kadar hafif ilerliyordum reyonların arasın da gezinirken.
Evde harika bir yemek yedik. Ardından komedi filmi izledik Efendimle. Yakın zaman önce ağlamamış, canı yanmamış kadar eğleniyordum. Eğlenmeliydim de. Hayatın tüm güzelliklerini yaşayabiliyordum Efendim herşeyi mümkün kılıyordu benim için.
Sonra yüksek bir güç doldu içime.
5 yanıt
Hayatta yapamam diye bir kelimenin olmadığını gösteren bir anı olmuş…emeklerinize sağlık
tabanlarımın karıncalandığını hissettim
🙂
tekrar merhaba, paylaşımlarınızı ve yaptığım yorumu (ayın 12sinde) Efendim’e dün gösterebildim, ilk gördüğümde haberi yoktu yanımda olmadığı içinde belirtme şansım olmamıştı….ondan habersiz böyle bir şey yaptığım için ve kendisine söylemek için bu kadar uzun beklediğim için ceza aldım, ancak bu yazıyı kendi bilgisi dahilinde ve isteğiyle yapıyorum….ben henüz Nar Ezgim kadar ilerleyebilmiş değilim, topuklu ayakkabı kullanamadığım için sanırım aynı süreçlerden geçiyoruz ve ben bugün çok büyük bir hata yaptım….Efendim’in yanından topuklu ayakkabıyla ayrıldım ancak dün aldığım cezadan dolayı şişen ve acıyan tabanlarım buna daha fazla dayanamadı ve yolda yürürken aldığım babetle değiştirdim:((( bunun bedelini de elbette ödeyeceğim, Efendim’in elbetteki bir tasavvuru var ancak kendi merhametsizliğini ve sadist duygularını pekiştirmek yani artırmak için sizin fikrinizi de kendi cezasına eklemek istiyor….
bence ayak baş parmaklarını sıkıca bağlayın falakayı haketmiş