MasterDaPain

köle Nar Pınar Ezgim

Şişeye Oturdum

Şişeye OturDün yaşadığım kasılmaları bedenimden silen yatağın sıcaklığıyla epey şımardım ve yine öğlen 12:30 da uyandım. Efendim çalışma odasındaydı. Kendime ve ona kahve hazırlayıp güne başladım.

Bu gün serbest günün.

Bu serbestlikle ben de günlüğümü derleyip biraz nette arkadaşlarımla konuştum.
Efendimle dışarıya çıkıp biraz alkol ve yemeklik malzeme aldık.. Artık alışveriş poşetleriyle daha da iyi anlaşıyorum, özellikle tıkabasa dolu jumbo boy olanlarla..
Efendimle birlikte şehir elektriklerinin kesilmesiyle kolkola gitme fırsatı yaşadım. Karanlıkta pek iyi göremiyordum önümü ve Efendimin kavramış olduğum kolunun sıcaklığıyla mutlu bir şekilde ilerliyordum.
 
Harika bir yemek ve diyalog eşliğin de geçti gecemiz..
Öyle ki şişelerce şarap içmiş ve votka fondiplemiştik.. Tüm içki rezervlerimiz bittiğin de gecenin kör saati keyfimiz kaçtığı için dışarıya çıktık..
X şehrin karanlık sokakların da sendeleyerek ilerliyor ve bu tatlı sarhoşluğun en dip noktalarda yatan güzel heyecanını doyasıya yaşıyordum. Hatta karanlık bir sokakta tellerde tünemiş bir baykuş bile gördüm o gece. Boş gözlerle bir ağaca dikmişti gözlerini.. Soğuk hava yüzüme çarptıkça kendime gelemiyor iyice alkolü damarlarıma itiyordum. Açık bir market bulduğumuz da Efendime ;
Köpek öldüren şarap alalım Efendim.
demiş bulundum.. Bir köpek olarak resmen infazımı gerçekleştirdiğimi bilemeden o esnada..
Efendim isteğimi kabul etti ve 2 şişe benim tercih ettiğim şaraptan aldı. Sokakta başladık içmeye ve ben Ömer Hayyam kıvamın da hem içiyor hem düşünüyor hem de konuşuyordum.. Efendim;

Sus!! Şimdi konuşma bunları. Çok aklın da kalırsa yarın yinele!!

dedi..
Alkol evet biraz cesaret verdi. Ama kesinlikle aklımda olmayan bir şey söylememiştim.. O gece Efendime ne derece bağlı olduğumu ve beslediğim hislerin ne derece gerçek olduğunu anlatabildim kendime.. Öyle ki uğruna can da alırdım, can da verirdim Efendimin. Yüzüne baktıkça içimde ki üzüm tanecikleri kudurtuyordu beni..
Yolda şımardığım için Efendim bana kızınca eğilerek ayaklarından öptüm onu af dilemek için. Görenler oldu.
Aldırmadım!!
 
Efendimmmm 🙂 dedim şımarık, alkollü ve ağdalı üslupla.. Ben köpek öldüren içiyorum ya öleceğim biliyorum. Bu bana yaramaz :))
Nitekim içgüdülerim gerçek çıktı ve o şarap beni öldürmeye teşebbüs etti. Eve geldiğimiz de Efendimle izlemiş bulunduğum bir sahnede epey duygulandım ve salya sümük ağladım. Bu duygusal sarsıntıyla o şişeyi diktim durdum kafama :((
Sızacak gibi oldukça mide bulantısıyla fırladım yattığım yerden. Geceye dair aklım da kalan son görüntüler klozet ve öğürtülerle dolu sahneler..
 
Ertesi gün zavallı bir köpeciktim. Bir türlü kaldıramadım başımı. Susadım ama su içmek için bile doğrulacak gücü bulamıyordum kendimle. Efendim bana ilaç getirdi. Zaman zaman başıma gelip kontrol etti. Ağzım da öyle acı bir tat vardı ki kendimden sık sık şüphe ediyor acaba yaprak mı yedim dün gece diyordum..
Yatakta geçirdim bir müddet günlerimi.. Artık iyiydim ama bedenim alışmıştı tembelliğe..
Ve bir gün azar işiterek uyandırıldım.

Her gün öğleden sonra uyanıyorsun!! 6 saat kaybıyla güne başlıyorsun. Kısıtlı bir zamanımız varken sen tercihini uyumaktan yana kullanıyorsun. Eğitimin de ilerleyemeyeceksin. Geç halına!!!

Panikle ve sersem bir halde halıya geçtim ve köpek duruşunda bulundum.

Gördün mü!!! Bunu bile unutmuşsun!!

Bir yandan da sırtıma kemer yiyiyordum. Acıyla kıvranıyor ve açılmış olan uykunun pis sersemliğini atmaya çalışıyordum..
Halının üzerine bir şarap şişesi konuldu.

Otur buna!!!

Oturdum tabi.. Oturdum ama şişe de bir yandan bana giriyordu.. Bu durum bana adi bir zevk verdi. Islanıyordum ve yalvaran gözlerle Efendime bakıyordum..
Şişenin üzerinden kalkmam ise şişeyi temizleme göreviyle devam etti.
 
Kendime tam olarak gelince dışarıya çıktık. Sokaklar Efendimle yürürken güzel ve telaşsız. Devamlı düşünür hallerdeydim. Git gide soğumuş olan mevsim titretirken bedenimi tüm ruhum Efendimle ısınmış halde.. Sonra diyorum ki kendime mutluyum…
Ailemle görüşüyorum telefon da ama onlar bile sanki çok yapay duruyorlar hayatım da. Dönmek istemiyorum hiç..
Alıştığım kokuyu bırakmak işime gelmiyor. O an ölecek olsam mutluyum çünkü. Gözbebeklerim Efendimin gözlerinde sabitlenmişken can versem.. Son görüntüm Efendim olsa.. Çocuk gibiydim bazen. Kadın gibi hissettiğim alanlar da var tabi. Ama Efendime çocuk saflığıyla bağlıyım.. Herşey heyecan verici hatta alışılagelmiş nefes almak bile..
Piksel piksel inceliyorum Efendimi.. Şanslı hissetmek güzel.. Bana acı veren ellerini inceliyorum Efendimin.
Güzel parmaklarını bakımlı tırnaklarını ve parlak yumuşaklığını.. O an acı için yalvarıyorum içten içe..
 
Acı kılığına bürünmüş bir özgürlük bu!!
 
Ne kadar fazlaysa o kadar özgür.. Tüm güzellikler bir başka sesleniyor acıdan sonra size.. Hatta tüm renkler tertemiz ve hiç olmadığı kadar canlı..
Kendim için yarattığım duvarlar yıkılıyor her geçen gün. Ve her geçen gün ben başka bir varlığa dönüşüyorum..
Yarın falakaya yatırılacağım.. Bu defa geçen sefer ki korkunç hatayı yapmam umarım diye kendimle bir dualaşma çabası içindeyken aslın da kendimden korkuyorum..
 
Dayanacağım!! Tabanlarım delinse bile!!

Bir Yanıt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir